Kitap: Abdülkadir Geylani ve El Esmaül Hüsna Kasidesi


Abdülkadir Geylani ve El Esmaül Hüsna Kasidesi
 
"Sünnete ittiba ediniz, bid'at yoluna sapmayınız. 
İtaat ediniz. İhtilaf çıkarmayınız. 
Sabrediniz, sızlanmayınız. Sabit kalınız, ayrılıp dağılmayınız. 
Bekleyiniz, ümit kesmeyiniz. 
Zikir halkasında toplanınız, ayrılmayınız. 
Özünüzü günahtan temizleyiniz, kirletmeyiniz. 
Hele Mevlânızın kapısından hiç ayrılmayınız." 

Kategori: Dini Kitaplar 
Yazar: Niyazi Beki 
Stok Kodu: NUBIHAR0239 
Yayınevi: Gündönümü Yayınları

Yorumlar

  1. https://nshtlr.blogspot.com/2024/03/video-seyh-abdulkadir-i-geylani.html

    YanıtlaSil
  2. Bir Hak yolcusu, büyük bir zatın yanına gider, önünde diz çöküp oturur. Ve şöyle der: “Ben cennetten bir parça yer istiyorum, başka arzum yok.” O büyük, dinler ve şu cevabı verir: “Ah ne olurdu! Âhirete olan bu kanaatkârlığın, dünya için de olaydı.”

    Eğer senin için ölüm bir gerçekse ve ona inanıyorsan, şu anda iradenle öl. Maddeden soyun. Arzularından geç. Ölüm odur ki, onda Hakk’ın işine karışma olmaya. Almak, vermek olmaya. Ümit bulunmaya. Dostluk, düşmanlık araya girmeye. Orada sükût, orada sükûn ola. Ölü gibi ol. O iyiliği celb edemez, kötülüğü itemez. Sen de öyle ol. Ölü konuşmaz. Allah dilerse konuşursun. Sen halktan kendi mevhum benliğinden geçersen, ölü sayılırsın. Bu arada bir şey konuşursan doğru olur. Çünkü ölü, doğruyu söyler. Çünkü onu Hak konuşturur.


    | Abdülkādir-i Geylânî

    YanıtlaSil
  3. Kalp, daima ilâhî yolculuğa hazırdır. Onun yolculuğa dair işlerini bitir ve yola çıkar. Çünkü kalp daima Hak yola çıkma anını bekler. İman bakımından zayıf olduğun devrelerde, İslâm dininin çizdiği zahirî yolu takip et. Pek güç işlere girmeden devam et. İman bakımından kuvvet bulduğun zaman kolay işleri bırak, biraz ağır ibadetleri yapmaya bak. En büyük iş, nefsi alt edebilmektedir. Onu alt eder üste çıkarsan, kadere ve uyarlık hâline erersin. Hallâc için şöyle bir hikâye anlatırlar: Asılacağı zaman yanına biri yaklaştı ve nasihat istedi. Ona şu nasihati etti: “En önemli iş nefsin olmalı. Onu bir işe salıp uğraştırmazsan; seni meşgul eder. Benim ilk devremde bir elbisem vardı, yeni idi. Birkaç defa pazara satış için çıkardım, müşteri çıkmadı. Bir insana gittim. Birkaç kuruş aldım; elbisemi rehin bıraktım. Bayram geldi. O zat da elbisemi getirdi: ‘Bunu al ve giy, aldığın paralar da sana helâl olsun!’ dedi. Almak istemedim. ‘Almayacak olursan yakarım!’ dedi ve beni alıp giymeye mecbur etti. Aldım, giydim. Anladım ki o, benim bir kısmetimdir; kimseye gitmesine imkân yok. Onu almaktan çekinip zâhidlik taslamam da lüzumsuz.”

    [Bazı büyüklerin: “Biz ilmi Allah’ın gayri için öğrendik!” sözündeki mana soruldu. Geylânî Hazretleri, bunun bu şekilde anlaşılmamasını isteyerek:] “İlim, ancak Allah için olur.” [dedi ve devam etti:] Bu kelâm dış manası ile ele alınacak olursa tehlikelidir. İsterse bir velînin ağzından çıksın. Çünkü: “Allah Teâlâ’nın gayrı için ilim öğrendik” sözü bir şirktir. Ama biz bunu başka şekle hamlediyoruz. Şayet bununla, âhiret âlemine dair bir şey murad ediliyorsa, o da noksanlık sayılır, fakat bir parça kurtarır. Onlar âhiret işlerine dair işleri öğrenir, ona göre çalışırlar. Hak Teâlâ da onların bu çalışmasını boşa çıkarmaz, yakınlığını verir ve zatına ulaştırır. Onlar, bu hâlleri ile zahiri aldılar. Sonra iç âleme geçtiler. Dala yapıştılar, kökü buldular. Önce avam sofrasına oturdular, sonra fazilet sofrasına yerleştiler. Onlar bir hâlde iki çeşit taam aldılar. Kendilerine verilen nimet işinde avam halkla ortak oldular.

    | Abdülkādir-i Geylânî

    YanıtlaSil
  4. İslâm demek, Allah’ın kaza ve kaderine teslim olmak ve O’nun fiil tecellisi önünde sessiz durmaktır. Ayrıca kitabın hüküm hududu­nu aşmamak ve Peygamberin âdetlerine uymaktır. Peygamberimize salât ve selâm olsun. Kitab’a ve Sünnet’e uyman sahih olduğu takdirde İslâm kelimesi sana yakışır.

    Uzun emelli olmanın şomluğu odur ki: Seni Allah’a isyana ve O’nun emrine muhalif hareket etmeye iter. Ümitlerini her ne zaman kırarsan hayır gelir; ona yapış. Kurtuluş, felah istiyorsan, emelini kısalt ve hayrı görünce de yapış, bırakma.

    | Abdülkādir-i Geylânî

    YanıtlaSil
  5. Tasavvuf ehli cimri olmaz. Çünkü cimrilik yapması için elinde bir şeyi yoktur. Çünkü o, her şeyi bıraktığı iddiasındadır. Birine bir şey verse Hakk’ın rızası için verir; kendisi için değil. Onun kalbi, varlıklardan ve suretlerden temizlenmiştir. Tasavvuf ehlinin verdiği kendi malı olsa cimrilik eder. Hâlbuki o, bütün varını bir başkasına adamıştır. Kendisine ait olmayan şeyde nice cimrilik eder? Onun dostu da, düşmanı da olmaz. Bu yüzden ne övenin sözüne sevinir, ne ­de sövene üzülür. Vermek, almak onun için bir mâna taşımaz. Zarar ve kâr onun için önemli değildir. Hepsini Allah’tan bilir. Yaşamakla ferahlık duymadığı gibi ölümle de üzüntü çekmez. Ona göre ölmek Hakk’ı darıltmaktır, hayat ise onu hoşnut etmek manasını taşır. Halk arasına girdiği zaman sıkılır, çekinir, yalnız kaldığı zaman ferahlar ve Hak ülfetine geçer. Onun gıdası Hakk’ın zikri olup içkisi ise ülfet şarabıdır.

    Şüphesiz o, dünya malı için cimrilik etmez. Çünkü onun yanında dünya malından çok üstün şeyler var; onlarla zengin olur.

    “Rabb’imiz, bize dünyada iyilik ver; âhiret âleminde de ver. Ve bizi ateş azabından koru.”

    | Abdülkādir-i Geylânî

    YanıtlaSil
  6. Kalp gözünü açamadan ölüme giden kimseye, son nefesinde şu hitap gelir: “Sen neredesin, Hak yakınlığı nerede? Hani Hakk’ın yakınlık sofrasından nasibin? Ve ‘Onlar katımızda seçilmiş ve özlenmişlerdir’ âyetinde zikredilen zatlara yakınlığın hani? Neden onların aldığı şeylerden sende bir şey yok.” Nefsini yola getirmedikten sonra kalbine rahat yoktur. Nefsi Ashâb-ı Kehf’in Kıtmir’i gibi Hakk’ın yakınlık duygusu eşiğinde bekletmen gerek. Onu bu hâle getirmeyince kalbini selâmete erdirmeyi umma.

    | Abdülkādir-i Geylânî

    YanıtlaSil
  7. www.fb.com/AltinNasihatler

    YanıtlaSil
  8. www.muridan.com/mukaddesata-hurmet-ve-saygi_h238.html

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kıymet bilip de anla...

Âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun

Yaşam yenileyici 40 ilke

Padişahın eldiveninde bir tünek yeri

O Ruh

Hz. Peygamber´in Yüksek Ahlâkı

Batmayan Güneş