İlâhî bir dirilik
Ölüm iki çeşittir. Biri, umuma şâmil ölümdür, malûm. İkincisine gelince, o da büyük insanlara, Allah’ın seçkin olarak yarattığı kullara hastır.
O mutena kulların ölümü, boş arzulardan, nefsten, tabiî isteklerden, bayağı âdetlerden bir yana çıkıp onlara karşı kendini ölmüş bilmektir. Bu olunca kalbe ilâhî bir dirilik gelir. Kalp dirilince ilâhî yakınlık duygusu hâsıl olur, bu da olursa sonsuz hayat başlar. İrfan sahibi bu hâli bulunca, malûm ölümle arasında önemli bir şey kalmaz. Zahirdeki malûm ölümü anmaz bile.
İç âleminde kendi hoş duyguları vardır. Dıştan halka bakar, onların zahirdeki malûm ölümden bahsettiklerini görür, onlara uyar, ölümü anlatır. O maddî işlere karşı duyguları zaten ölmüştür. Maddî ölümle sadece âlem değiştirir.
el Fethu'r Rabbani ve'l Feyzü'r Rahmani,
Abdülkādir-i Geylânî.

Mürşid seçerken gerçekten kâmil bir mürşid aramalı ve onun mutlaka silsileden silsileye gelecek şekilde devam eden icazetli olanını bulmak lazımdır. Bu gördüğümüz medeniyet aleminde bazı mesleklerde veya mekteplerde nasıl şahadatname veriliyorsa, manevi mektepler olan tasavvuf mektebinde de silsile yolu ile tastikden geçe geçe ta ilk mürşide ve oradan da Resulullah’a varıncaya kadar , izin ve musaede alındığına, bu hususta yetkili kılındığına dair kandisine mürebbisi, mürşidi tarafından böyle bir şehadetname verilir ve yalnız bu şahadetnameyi hak edenler alır. Böyle bir kimseye yetki verildiğine göre ondan el almada bir sakınca yoktur. İşi kötüye kullananların mevcut olduğunu düşünerek dikkatli olmalıyız.
YanıtlaSilHer "mürşidim" diye ortaya çıkan kişinin mürşid olamayacağını unutmamalıyız.
| Abdullah Demircioğlu
"Damla damla Ilgın, 2019..."
YanıtlaSilhttps://youtu.be/e7JCDGnOSnY?si=3CATRlaBU2ZVOBjL